Açıklama
O günler kimsesiz, yalnız, selamsız, sabahsız günlerdi. Simitçi simit vermeye, kahveci çay vermeye korkardı. İzbe kahve köşelerinde, duman duman içilen sigaralarla nice zamanlar geçti. Bu zamanlar kalleş, bu zamanlar kimsesiz zamanlardı. Demir parmaklık, yağlı urgan ve söylemesi bile hoş değil ama korku zamanlarıydı. Korkuya teslim olanlar oldu zaten, peşlerine düşmenin anlamı yoktu, onlar nice zamanlar sonra kahraman olarak ortaya çıkacaklardı ama kimse söylemeyecekti gülün sevdasının hatırına onların korkak olduğunu. Ama gün geldiğinde zaman söyleyecekti. Bunu onlar anlamazdı, onlar bilmezdi çünkü onlarda gülün kokusunu hissetme, güle düşen çiy damlasını görme yetisi yoktu, sadece kendi menfaatlerini koklar ve görürlerdi.
İşte böyle geçti Eylül sonrası, kara zindan eylül sonrası zamanlar. Parça parça olanlar yürüdüler yine. Yüreklerinde korkuya, karanlığa yer olmayanlar ışığa doğru, güle doğru yürümeye devam ettiler kimseye aldırmadan ve kimseye pey vermeden, pay vermeden. Ve kimseden pey almadan, pay almadan. Zor günlerdi, zahmetli ve kimsesiz günlerdi. Güllerin açtığı zaman bahçeye rağbet edenler, kırılmış ve darmadağın olmuşlara selam vermeyi bile çok gördüler.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.